2 Eylül 2012 Pazar

tersinemi dönermiş dünya


deniyorum valla billa deniyorum lafı uzatmayayım diyorum  böyle bir kaç satırlık bir post yazıyım diyorum detaya girmiyimde diyorum özet geçiyim ama olmuyor. hakkaten bir türlü olmuyoorr!!

dakikalardır şu yanıp sönen imlece bakıyomuşumda farkında değilim. nerden açtım bu sayfayı...hem çok yazasım var hem hiç yok...yine dengesizlik diz boyu...
aslında  şimdi güneşin ayaklarımı yaktığı bir kumsalda olmakta isterdim.şezlonguma uzanmış güneşin tadını çıkarmak.ardından bir ağacın gölgesinde hayaller kurmak.sonra uyumak.uyandığımda sevdiklerimin oldugunu bilerek yanlarına gitmek.gece boyu eglenip mutlu bir şekilde yatagıma dönmek.ve geceyi anneme sarılarak bitirmek.

bunlar mümkün olmadığından oturdum bunları yazıyorum...

bugüne kadar çok dert yandım, ne yapsam nerelere gitsem diye hayıflandım. Hatta derdimi   haykırarak anlatmak için blog yazmaya başladım. Tabi sonra amacından baya saptı ya neyse... Başınızın etini bu denli yediğim için Allah da benim belamı... tabi ki de vermesin, bensiz naparsınız sonraa:)) şöyle eski yazılarıma göz gezdirdim de, son bir senem gözümün önünden film şeridi gibi aktı ve gitti...  Neler neler olmuş be ne çok gülmüşüm ne çok hüzünlenmişim...aranızdan ağladığımı gören yok çok şükür kii:))
şimdi? şimdi mutluyum galiba..hala tam olarak bunu hakettiğimi düşünmesemde mutsuzluktan öldüğüm söylenemez neticede..
   olmasını istediğin ve olsun diye beklediğin şeyler, “hiç beklemediğin zamanda olur” derler ya ben pek inanmam. hatta inanmamakla kalmam tüm benliğimle muhalefet ederim.  Beklemiyosam neden olsun yaa, zaten beklemiyorum!” der etrafımdaki tüm delici bakışları üzerime toplarım...ama olabiliyomuş insan hayatı bu, bir dakikası öteki dakikasına uymuyomuş bugün anladım. elinde olan şey bir bakmışsın 2dk sonra yok gitmiş, bitmiş... Ya da bakmışsın beklediğin her ne varsa beklemediğin bir anda oluvermiş..  Beklersin olmaz beklemezsin olur  diyolarda ben böyle olsun istememkii...bişeyi istiyorsam hemen olmalı, tez canlıyım sabırsızım ne yapabilirim... İşte böyle sevgili bu satırları okuyan maktulüm, çok merak ettin dimi bu kız bu kadar konuştu da ne yaşadı, anlata anlata bi türlü sadede gelemedi diye. benim çok istediğim bişey oldu sevindirik oldum falan zannettiyseniz  yok valla bende değişen bişey yok. beklediğim ve çok herşeyden çok istediğim birşey var ama henüz olmadı..bugün birsürü akrabanın ortasında buldum kendimi hepsi canla başla bişey anlattılar.deryaya moral dopingi olsun dediler sağolsunlar:)) onlar anlattı bunlarıda bende yazmış olmak için yazıyorum işte... 

ha bide sıra benim oldurmak istediğime gelince bugüne kadar hayatımda olup biten her şeyi herkese söyledim, bir aptal benim ya! Söyledikçe gitti, elimden kaydı..insanların samimiyetine hiç inanmaz oldum..O yüzden mi, artık bir kapalı kutuyum canım açabilene aşkolsun.... 


23 Ağustos 2012 Perşembe

annemle babamın yaptığı en güzel şey benim.




Sözde ders çalıştım. Çok sıkıldım o kadar sıkıldım ki yalnızlıktan öleceğimi düşündüm. Senaryolar kurdum kafamda. Tadından nefret ettiğim halde sallama çay yaptım. Ve yine bitiremedim.





Baktım bir daha dersin başına oturamayacağım, kitap okumaya meylettim. Bilmem kaçıncı defa başladığım kitabı bu defa hiç açmak istemedim. bit kadar odamda yapacak bir şeyler aradım. Banyoyu yıkadım, yatağın çarşafını değiştirdim, kitaplığı yerleştirirken gözüm fotoğraf albümüne takıldı. Orayı öylece bırakıp fotoğraflara bakmaya başladım.
En eski hatıralarımdan birisi kırmızı küçük bir kovayı yeni taşınacağımız eve götürüşüm.Annemin özenip diktirdiği pembe pijamalar var üstümde. Bir yanımda annem var bi yanımda babam, güneş batıyor, hava ılık, yürüyoruz. Ondan daha tatlı bir anım varsa o da arabayla tatile giderken Mustafa Sandal'ın eski kasetlerinden birini dinlerken şarkı sözlerini takip etmem öyle mutluyum ki... Nasıl güzel bir tat bırakmış bu hatıralar ruhumda bilemiyorum. Bazen daraldığım zaman rahatlamak için onları düşünüyorum, çok mutlular çünkü.


Herkes kendisiyle baş başa kalıyor. Öyle veya böyle. Gece kafanı yastığa koyunca veya değil. 
Ben bu ara fazla yaşar oldum bu durumu. Hergün her gece.
Özlediğim o kadar çok şey var ki ... 
Sorduğum o kadar fazla soru..
Ben ne ara büyüdüm yaşadıklarımı kaldırmayı nasıl öğrendim?  Ya kaldıramasaydım? 
o zaman küçük kardeşim napardı? Benim yerimde annem olsa napardı ?
Kafamda sorular sorular heepp sorular...
 Neyse işte büyüdük, aklımda bunları yazmak, sakin sakin, uysal uysal, yumuşak yumuşak eskileri yad etmek yoktu aslında. Bütün bunlar az önce elime geçen fotoğraf albümünün suçu...

ordan en beğendiğim en sevdiğim resimlerden ekliyorum şimdi:

























büyümek demişken ilkokul 1 in ilk gününden bugüne kadar yanımda olan hatta bugünlerde beklediğimden de fazla yanımda olan bir SELİN ACAR ım var benim.

 koşulsuz şartsız hep yanımda. Aslında her zamanki gibi ama öyle içten öyle samimi ki yaşadığım günlerin zorluğunda ondan güç alır oldum.
Bak mutsuz olunca aklına ilk ben gelmeliyim diyo biz beraber büyüdük ben seni anlarım diyo..
Bunlarda küçüklük,ergenlik ve şimdiki halimiz :)
Bin teşekkür etsemde az aslında Selinime :)








20 Ağustos 2012 Pazartesi

polyanna derya :)


Çocuktum, ergen oldum. Ergenlikten çıktım genç oldum. Hayatı tanımaya başladım… İlk önce çok arkadaşım oldu. Çok arkadaşın zarar olduğunu öğrendim. Sonuç olarak nerede çokluk orada bokluk lafını benimsedim. Arkadaş nasıl seçilir, nasıl ayırılır onu öğrendim. Gerçek yüzlerini gördükçe eksildim. Eksildim evet, ama eksildikçe çoğaldım..Ama ne yaptıysam ne kadar büyüdüysemde aynı hataları yapmaktan vazgeçemedim..



Aynı hataları tekrarlamak, wma'nın repeat tuşuna basmaktan daha kolay birşey benim için. Aynı insanı defalarca affedebiliyorum, yapılan yanlışları göz ardı edebiliyorum. Belki kinci bir insan olmamamdan kaynaklanıyor, belki de öyle olmadığım için aptalım. Çünkü arada yapılan yanlışları unutmamak gerekiyor. Ben ne yazık ki balık hafızalıyım. Özür dileyene, gönlümü alana hemen yelkenleri inidiriyorum. İyi mi yapıyorum, kötü mü yapıyorum gerçekten ben de bilemiyorum. Akıl danışayım diyorum, danışabileceğim aklı yerinde arkadaşım dahi yok. Sanki bana benzeyen hepsini cımbızla teker teker seçmiş gibiyim. Bir büyükle konuşayım diyorum, bizim jenerasyondan pek anlamıyorlar. Kendimi kimseye anlatmasam iyi olacak diyorum, bu sefer de kendime sıkıntı yapıyorum. Hatta öyle dertlendim ki, yeni ergen gibi yüzümden sivilce eksik olmuyor. Bütün sivilcelerimi kadrolu elemanım yaptım yemin ederim. Ergenliğimde bile  hiç sivilce çıkarmamıştım ben."her şey üst üste gelir" derlerdi de inanmazdım. Ben de kendimi burada teselli etmeye çalışıyorum işte. Bu günler de geçecek... Düzene girebilmek adına geliştirdiğim yöntemler arasından seçime ulaştığımda herşey daha iyi olacak, inanıyorum. En azından arada Polyanna olmak iyidir.














Bir teraziyi gözümün önüne getiriyorum. Sezgisel olarak adalet sağlamaya çabalayıp, bir kefeden alıp öteki kefeye, ötekisinden alıp tekrar diğer kefeye koyuyorum. Tıpkı karmaşa ve çelişki dolu yapımda doğru olanı bulmaya gayret eder gibi. Kimseye zarar vermeden çelişkimi içimde yaşayıp kendi terazimi dengeliyorum. Dizginlerim elimde... Çok şey bekler gibi görünüp, bir tek şey istememle, işte bu kadar kolay !




5 Ağustos 2012 Pazar

o zor günler solan güller eskidendi geçtii...demek için can attığım şu günlerde ömrümde yaşamadığım kadar çok ikilem yaşıyorum sürekli kendimi sorguluyorum sürekli bişeylere hakkım varmı diye kendimi yiyip bitiriyorum..
hem çok güçsüz hissediyorum kendimi hem çok güçlü...
yediremediğim şeylerde oluyo gurur duyduğum şeylerde...
tam 15 gündür küçücük bir hastane odasında hayatımın en zor günlerini yaşıyorum..hem zor hem de şükürler olsun dedirten türden bi durum...
ilk kez kendimi bu kadar kaybettiğim,ilk kez bu kadar güçsüz hissettiğim 1 telefondan bile medet umduğum bi durum...
ilk kez bana bu kadar fevri kararlar aldıran bi durum..
ilk kez beni günlerce ağlatan anca sakinleştiricilerle susturabilen bi durum...
Allah kimsenin başına vermesin....
birilerine muhtac olmak gerçekten zor siz dert anlatana kadar bazen çok geç kalınmış olabiliyo..sinirleriniz alt üst oluyo...anca sizin kadar canı yanabilen biri sizi anlıyo..
sizi anlamak isteyen insanlar çıkarsa ne mutlu..moral vermeye çalışıyolar sürekli mucizelerden bahsediyolar ben kadar canları yanmıyo elbet ama hep yanımda olduklarını hissettiriyolar ya bu duygunun daha ötesi yok...


ne yaşarsam yaşayayım kuyruğu hep dik tutan ona buna kolay kolay minnet etmeyen ben öyle bi korku yaşadımki sürekli yanımda birilerini istedim...durumumu hiç bilmeyen birinden bile güç almak istedim..ne kadar mantıklı ne kadar doğru bilmiyorum ama gerçekten telefonum çalsın istedim...
tanıdığım ve olanlardan haberdar olan hemen hemen herkes aradı yanıma geldii...
hani eski ev eski ev diyodum ya ben vazgeçilmez cafemiz..oranın muhteşem yemeklerini yapan nalan ablam,çalışanı soner abi, 8 yıldır görmediğim ve türkiyenin diğer ucunda yaşayan eski komşularımız,yıllardır görmediğim ilkokul arkadaşlarım,istanbulda çapa tıp fakültesinde çalışan hemşire ve doktorlar,zaten sürekli  yanımda olan sınıf arkadaşlarım, en yakın dostlarım hepsi hep yanımdaydı
tekrar tekrar teşekkür ediyorum ve iyki onları kazanmışım diyorum:)


15 gün sonra ilk kez bugun dışarı çıktım ben..
içim içimi kemirdi attığım her adımda pişman oldum güldüğüm her an için buna hakkım var mı  diye kendime kızdım ama düşününce en sevdiklerimle şahane bi gün yaşadım..




2 gün önce cancağzım SILA DAŞDEMİR in doğum günüydü ve ben tabiiki yanında olamadım..


telafi etme niyetindeydim ama başaramadım çünkü pasta üfletemedim şimdi en azından balon bari alsaydım diyorum yanımızdan geçtikçe sırıta sırıta baktık:)


sıla benim için pek kıymetlidir.içimdeki fesatlığı bilsede fallarında çıkan iyi niyetli kişileri bana yorar..
sandığın kadar iyi değilim belki derim dinlemez..o hep konuşur güler güldürür:)
farklı okul farklı dersane farklı semtler ve bu kadar güçlü bi dostluk...demekki gerçekten birbirimizin hayatında olmamız gerekiyomuş bunun başka bi açıklaması olamazz...
yeri gelmişken bi kere daha iyki varsın diyorum eşleniğime onu gerçekten çok seviyorum:) 

bide çoktandır beklediğim istediğim bişey gerçekleşti bugün.sılanın biricik kankeytası BUSE KARAKURUMla sonunda tanıştım :)
zaten ön yargıyla çok severek gittim yanına ve ön yargılarımda haklı olduğumu gördüm :)
böyle tam hanım hanımcık var yere yok yere konuşmayan aşırı derecede içten çok eğlenceli çok güzel bi kız buse:) kendiyle ilgili komik bişey anlatırken gülmekten gözünden yaş geliyo bu da en sevdiğim özlliklerinden biri oldu:)
bide sılanın dediğine göre buse eğer beni sevmeseymiş öyle pek konuşmazmış susup otururmuş..bugün gayet eğlendiğimize göre beni sevmiş hohooo:))


derya: buse yaa beni sevdinmi bak doğru söyle:D
buse: canım ben zaten seviyodumki seni tanımadan:D
derya: ayy canımm bendee:))




buseyi kuzeni aybegüm e verdiik sıla ve ben yolumuza sonugür kardeşlerle devam ettikk..



onlarlada bugün için foto çekilelim demiştik ama kısmet olmadı bi dahaki gelişlerine artıkk:)


sonugür kardeşler diyodum...GİZEM SONUGÜR zaten benim en manyak en saçma sapan hallerimi görmüş tek kişiliktir...tek onun yanında sarhoş olmuşumdur onun kapısına dayanıp gecenin bi vaktinde dondurma yemeye  götürmüşümdür o arkadaşlarıyla alsancakta otururken ben onu bayraklıya konsere getirmişimdir ve eeen garip yerlere beraber gitmişizdir:) o yüzden yol arkadaşım o benim koşulsuz şartsız hep yanımda bilirim:)
tabi ben böyle şahane bi insanın bugün resmen geleceğiyle oynadım kısmetine mani oldum ya kendimden utanıyorumm :))


SİNEM SONUGÜR..minik yavrucum diyorum ben ona o hiiç kırmaz üzmez üşenmez ne zaman çağırsam gelir:)) böyle tam hayalimdeki kız kardeşş! keşke gizem küçükken onu çöpçülere vermeye çalışırken ben alsaymışım ahahahaha:)) sinemi ayrı bi severim ayrı bi tatlıdır o :)


günler sonra kendime armağan ettiğim günde bestlerim kankeytalarım yanımdaydıı...


artık saçımı tararken oje sürerken bile kendime kızıp acaba başkası ne der ayıplarmı diye düşünen ben ayakta kalmam için arada mutlu olmam gerektiğini anladım ve kendimi kızların yanında buldum...her zamanki gibi yine sabırla dinlediler yanımda olduklarını hissettirdiler...


ne demişti şebo 


İyi dostlar biriktirdim 
Hepsi ailem oldu:) 












5 Temmuz 2012 Perşembe

yine yeni yeniden yeni anılarr:)

uzuuun bir aradan sonra burdayııımmm...:)
itiraf ediyorum özlemişimm !! çok şey biriktirdim nerden başlasam nasıl yazsam hala düşünme aşamasındayım!!...
azranın gelişi, yaz okulunun başlaması ara ara arkadaşlarla takılma derken zaman su gibi akıp gitmiş 5 temmuz olmuş bile...çok köklü değişiklikler olmadı şimdilik ama hafızamdan silinmeyecek bir sürü anı biriktirdim ben en neşelisinden:)
evet başlıyorumm...1 yıl sonra azranın gelişiyle başlayalımm!

ha geldi ha gelicek haziranın ilk haftası 15 iydi 21inde sınavıydı falan filan derken 27 haziranda nihayet geldi ruh ikizim sayın gökovalı...hemde ne gelişş...akşam buluşucaktıkbize geçicektik sözde ama sabah ben dışarda kaldıım diye mesaj atmasınmıı bucadan alsancağa nasıl gittim bilemiyorum açıkcasıı!! sonra tabiiki starbucksta    
oturup yorgunluk kahvesiydi olandı bitendi derken akşamı etmişiz...azrayı bi tanıdığıyla bırakıp önden eve gelip ilk gün için güzel yemekler güzel masa hazırlıyım dedim ama bu hevesim içimde patladı özene bezene makarna yapmıştım hiiç beklediğime değmedi zaten o kadar çok konuşmaktan yemek yemeye bile halimiz kalmamıştı...ama gecenin ilerleyen saatlerinde çocukluğumuzu özleyip gidip algida max aldık sokakta oturup yedik..ha bu arada birde ekürimiz vardı benim 6 yaşındaki küçük kuzenim kamiş...6 yaşında olmasına rağmen  
o da bizim tempomuza ayak uydurdu gezdi konuştu dinledi güldü güldürdü neşe kattıı...ha bide sürekli bizim fotomuzu çekti buda birazcık işimize geldi:)

kimseyle çekilmediğim kadar çok fotograf çekilmiş oldumm şimdi baktıkca gülümseyecek resimler var elimde :)
 en normallerini paylaşmaya başlıyoruumm....


yol yorgunu falan dinlemeden geldiği gün etrafı keşfe çıkardım azracığımı bazen yorulup duraklara sığındık işte:)


















gelelim ertesi günee :)
o gün pek görüşemedik çünkü azra izmire gelmişken liseden arkadaşlarımızıda görmek istedi bende epeydir görmediğim sılam daşdemirimle buluştum iykide buluşmuşum  o günden beri fırsat bulupta görüşemedik bi daha şimdilik sadece o gün leman kültür - kahve diyarı arası eğlencemizden bahsedicem daha sonra onun için uzuuun uzuun bir yazı yazacağıma söz veriyorum! 




sıladan şöyle bi bahsediyimm
kendisinin en büyük yeteneklerinden biri konu açmak...hakkaten durup durup çok değişik şeyler konuşabiliyoruzz..girdiği her ortamda öne çıkmasının kendini sevdirmesinin nedenlerinden biri bu bence..hiç yabancılık çekmez konuşur konuşturur...mesela benim öyle bi yeteneğim yoktur...muhabbet bi yerde koparsa pek zorlamam kapanır gider...gerçi bizim sılayla hiç böyle bi 5 dakika kadar susmuşluğumuz yoktur..
ortak değerlerimiz olaylara bakış açımız falan genellikle benzer...
ama onun konuşurkenki mimikleri elleri dursa omzunu oynata oynata konuşması falan insanda dinleme isteği uyandırıyoo..bide hadi sıla poz ver dediğimde hiç itiraz etmez hemen moda girer :))


bunlar buluşmalarımızda benim çektiğim fotolardan bazıları :)





bide yeni takıntım çook eğlendiğim gün çok eğlendiğim kişiye o günü unutmamak adına bişiler yazdırıyorumm...ilerde eskileri yad etmek adına :) 



sılacığımla en son bu fotoyu çekilmişiz şeytanın bacağını kırdık ya devamı gelir inanıyorum:)






evet cuma gününe geldik!
o günün önemi büyük
çünkü o gün kutsal dizim adını feriha koydum var üstelik sezon finalii!!
normalde her cuma izlerken azrayla mesajlaşırdım yorumlarımıza gözümden yaş gelesiye kadar gülerdim..sinemle gizemle sılayla izlemişliğim vardı bi bölümü de azrayla izlemek istiyodumm...adını feriha koydum 15 haziranda biticekti ve bizde final bölümünü beraber izliycektik ama azranın 21 haziranda final sınavı olduğu için bu planımız suya düşmüştü...düşmüştü diyorum çünkü biz bu isteğimizi özel güçlerimizle(!)
gerçekleştirdik...onla ilgili blog yazımda konuşmadan anlaşabildiğimizi bazen telepati kurduğumuzu iddaa etmiştim ya işte tamda bunu gerçekleştirdik...napalım yaa kaderde yokmuş beraber izlemek derken internette feriha 2 bölüm uzatma kararı aldı diye bi haber okudum...azraya söyledim..verdiği tepki belli YOK ARTIK! 


azranında finalini bitirip yorgunluğunu atıp gelmesi bir kaç gününü aldı vee dırırııımmm final günü bizdeyiiizzz !!hemde bi ilki gerçekleştirip denizden gelmişiz deniz planımızın saatlerini bile buna göre ayarlamışız yoldan dondurma alıp eve gelip kekte yapmışız bizden mutlusu yoktur heralde  :)




bu arada sabahtan aliağaya denize gitmiştik önce büyük umutlarla hayallerle petkim çayağzına....






sonra umduğumuzu bulamayıp özel idare plajına...






bu fotoda alnımın yazısıyla epey dalga geçmiştik :) 





yedik içtik yüzdük güldük eğlendik ha bide huzura ermek için güneşlenirken kitap okuduk onuda belirtiyim adımız entele çıktı :)
o günden benim favori fotom en doğal halimiz !!






                                                      dönüş yolu yine fotolarla başlamıştıı 


ama bizim uykucular hemen sızıverdii!!


                                         bende öyle kendi kendime eğlenmiş bulundum:)


vee feriha vaktiiiiii!!!

yayıldık heycanla bekledik izledik sonuç tam bir hayal kırıklığıı....ah senaryoyu bize verceklerdi falan diye söyleniyorumm...en azından beraber izledik diye teselli ediyoruz birbirimizi anneannem ciddi bişey var sanmış bi telaş geldi noluyonuz diye dedik böyle böyle feriha vuruldu 15 dakkadır ayakta ağlıyo...hayat devam ediyoru izleyin sizde ağlayın dedi ve gittii...


işte sezon finalinden kareler!!




hazal kaya yine fazlasıyla güzeldi nihalden sonra ferihayı da harcadılar dedik ve feriha defterini kapattık :)

cumartesi günü son kez alsancak yapalım dedik en çok lise anısı orda vardı ne de olsa...saat 9 10 gibi eve dönerken hiç yorulmamış gibi öyle bi kahkaha atmışız ki etrafımızdakiler durup bize baktı ...o anı tabiiki  fotograflayamadım :)
bu arada bizim ufaklıkda odasını falan toplamış o akşam bizi ağırlamak istemiş hazırlık yapmış bizde kırmadık gittik onun garip gözlükleri taçları tokalarıyla başladık foto çekilmeye :)


                                                     bu fotoda accayiip eğlendiikk :)) 

azra: kamiş ne kadar çok tacın tokan var ne ara aldın bunlarıı
kamiş: taç ve tokaya karşı bir tutkum var benim almadan duramıyorum kafamda bişeyler hissetmem lazım
azra: bacak kadar boyuyla tutku mutku diyo bu
derya: ..........




cumartesi gününüde böyle bitirdik...
pazar günlerini zaten sevmem azra gidiyo diye daha bi sevimsizleşti o gün ama giderayak ikizliğimizi konuşturduk hani :)

öyle yaniii...azracığım eli kolu gönlü dolu dolu geldi bizi mutlu etti arada pot kırdı falan ama iyiki geldiii :))

hazır yazmaya başlamışken bu haftamıda yazıyımm...ilkokul 1.  sınıfta ilk günden itibaren en yakınımda olan arkadaşım selin acar la epeydir görüşememiştik ...bi anda buluşmaya kararverdik hoop karşıyakadayıızz!! ilk girişte sürpriz yapıyım dedim kızcağzın aklını alıyodum istemedende olsa korkuttum bayaa :) 

hani yıllar geçer görüşemezsin araya soğukluk girer falan ya hiç öyle olmadı biz ilkokulda nası gülüyosak nası kimseye söyleme amaa... diye cümle kuruyosak yine aynıydıkk..bide zaten oldum bittim tatlıya kaleme bide takı tokaya düşkündük o özelliklerimizide kaybetmemişiz bi baktık ilkokuldaki selin derya oluvermişizz :) 




 o günün favori fotosuda budur!! :) 



selinciğimede şahane bi gün geçirdiğimiz için teşekkür ediyorumm :))



veee gelelim bugüneee!!!

kaç gündür kararsızlıkta rekor kırıyorum bugün yine yaptım yapacağımıı okula diye çıkıp kendimi markette buldumm sonra fatihi arayıp uyanda buluşalım dedim o tam daha ben kahvaltı bile yapmadım 
dicektikiiii dedim en güzel kahvaltıyı ısmarlıycam ben sanaa :)
bide hiç kıyamadım sıcakta yol çekmesine ben onun yanına gittiimm öyle de kıyamam severim kankamıı :)

iyki gitmişim 12 gibi buluşmuştuk bi baktık saat 6 olmuşş bide sanırım hiç trip atmadım ben bugün ona ..bu da bir ilk mesela :)

yeni  takıntımdan o da nasibini aldıı :))


bi ara moralimi bozcak gibi oldu ama hiç öyle olmadıı

bugün anladıkki biz hiç konuşmadanda otursak gülcek bişey buluruz yine eğlenirizz yine eğleniriz:))

canımın içi kankacığımada minnetlerimi sunup yazımı sona erdiriyorum...epey uzun oldu tahammül edip okuduysanız teşekkür ederiimmm :))