23 Ağustos 2012 Perşembe

annemle babamın yaptığı en güzel şey benim.




Sözde ders çalıştım. Çok sıkıldım o kadar sıkıldım ki yalnızlıktan öleceğimi düşündüm. Senaryolar kurdum kafamda. Tadından nefret ettiğim halde sallama çay yaptım. Ve yine bitiremedim.





Baktım bir daha dersin başına oturamayacağım, kitap okumaya meylettim. Bilmem kaçıncı defa başladığım kitabı bu defa hiç açmak istemedim. bit kadar odamda yapacak bir şeyler aradım. Banyoyu yıkadım, yatağın çarşafını değiştirdim, kitaplığı yerleştirirken gözüm fotoğraf albümüne takıldı. Orayı öylece bırakıp fotoğraflara bakmaya başladım.
En eski hatıralarımdan birisi kırmızı küçük bir kovayı yeni taşınacağımız eve götürüşüm.Annemin özenip diktirdiği pembe pijamalar var üstümde. Bir yanımda annem var bi yanımda babam, güneş batıyor, hava ılık, yürüyoruz. Ondan daha tatlı bir anım varsa o da arabayla tatile giderken Mustafa Sandal'ın eski kasetlerinden birini dinlerken şarkı sözlerini takip etmem öyle mutluyum ki... Nasıl güzel bir tat bırakmış bu hatıralar ruhumda bilemiyorum. Bazen daraldığım zaman rahatlamak için onları düşünüyorum, çok mutlular çünkü.


Herkes kendisiyle baş başa kalıyor. Öyle veya böyle. Gece kafanı yastığa koyunca veya değil. 
Ben bu ara fazla yaşar oldum bu durumu. Hergün her gece.
Özlediğim o kadar çok şey var ki ... 
Sorduğum o kadar fazla soru..
Ben ne ara büyüdüm yaşadıklarımı kaldırmayı nasıl öğrendim?  Ya kaldıramasaydım? 
o zaman küçük kardeşim napardı? Benim yerimde annem olsa napardı ?
Kafamda sorular sorular heepp sorular...
 Neyse işte büyüdük, aklımda bunları yazmak, sakin sakin, uysal uysal, yumuşak yumuşak eskileri yad etmek yoktu aslında. Bütün bunlar az önce elime geçen fotoğraf albümünün suçu...

ordan en beğendiğim en sevdiğim resimlerden ekliyorum şimdi:

























büyümek demişken ilkokul 1 in ilk gününden bugüne kadar yanımda olan hatta bugünlerde beklediğimden de fazla yanımda olan bir SELİN ACAR ım var benim.

 koşulsuz şartsız hep yanımda. Aslında her zamanki gibi ama öyle içten öyle samimi ki yaşadığım günlerin zorluğunda ondan güç alır oldum.
Bak mutsuz olunca aklına ilk ben gelmeliyim diyo biz beraber büyüdük ben seni anlarım diyo..
Bunlarda küçüklük,ergenlik ve şimdiki halimiz :)
Bin teşekkür etsemde az aslında Selinime :)








20 Ağustos 2012 Pazartesi

polyanna derya :)


Çocuktum, ergen oldum. Ergenlikten çıktım genç oldum. Hayatı tanımaya başladım… İlk önce çok arkadaşım oldu. Çok arkadaşın zarar olduğunu öğrendim. Sonuç olarak nerede çokluk orada bokluk lafını benimsedim. Arkadaş nasıl seçilir, nasıl ayırılır onu öğrendim. Gerçek yüzlerini gördükçe eksildim. Eksildim evet, ama eksildikçe çoğaldım..Ama ne yaptıysam ne kadar büyüdüysemde aynı hataları yapmaktan vazgeçemedim..



Aynı hataları tekrarlamak, wma'nın repeat tuşuna basmaktan daha kolay birşey benim için. Aynı insanı defalarca affedebiliyorum, yapılan yanlışları göz ardı edebiliyorum. Belki kinci bir insan olmamamdan kaynaklanıyor, belki de öyle olmadığım için aptalım. Çünkü arada yapılan yanlışları unutmamak gerekiyor. Ben ne yazık ki balık hafızalıyım. Özür dileyene, gönlümü alana hemen yelkenleri inidiriyorum. İyi mi yapıyorum, kötü mü yapıyorum gerçekten ben de bilemiyorum. Akıl danışayım diyorum, danışabileceğim aklı yerinde arkadaşım dahi yok. Sanki bana benzeyen hepsini cımbızla teker teker seçmiş gibiyim. Bir büyükle konuşayım diyorum, bizim jenerasyondan pek anlamıyorlar. Kendimi kimseye anlatmasam iyi olacak diyorum, bu sefer de kendime sıkıntı yapıyorum. Hatta öyle dertlendim ki, yeni ergen gibi yüzümden sivilce eksik olmuyor. Bütün sivilcelerimi kadrolu elemanım yaptım yemin ederim. Ergenliğimde bile  hiç sivilce çıkarmamıştım ben."her şey üst üste gelir" derlerdi de inanmazdım. Ben de kendimi burada teselli etmeye çalışıyorum işte. Bu günler de geçecek... Düzene girebilmek adına geliştirdiğim yöntemler arasından seçime ulaştığımda herşey daha iyi olacak, inanıyorum. En azından arada Polyanna olmak iyidir.














Bir teraziyi gözümün önüne getiriyorum. Sezgisel olarak adalet sağlamaya çabalayıp, bir kefeden alıp öteki kefeye, ötekisinden alıp tekrar diğer kefeye koyuyorum. Tıpkı karmaşa ve çelişki dolu yapımda doğru olanı bulmaya gayret eder gibi. Kimseye zarar vermeden çelişkimi içimde yaşayıp kendi terazimi dengeliyorum. Dizginlerim elimde... Çok şey bekler gibi görünüp, bir tek şey istememle, işte bu kadar kolay !




5 Ağustos 2012 Pazar

o zor günler solan güller eskidendi geçtii...demek için can attığım şu günlerde ömrümde yaşamadığım kadar çok ikilem yaşıyorum sürekli kendimi sorguluyorum sürekli bişeylere hakkım varmı diye kendimi yiyip bitiriyorum..
hem çok güçsüz hissediyorum kendimi hem çok güçlü...
yediremediğim şeylerde oluyo gurur duyduğum şeylerde...
tam 15 gündür küçücük bir hastane odasında hayatımın en zor günlerini yaşıyorum..hem zor hem de şükürler olsun dedirten türden bi durum...
ilk kez kendimi bu kadar kaybettiğim,ilk kez bu kadar güçsüz hissettiğim 1 telefondan bile medet umduğum bi durum...
ilk kez bana bu kadar fevri kararlar aldıran bi durum..
ilk kez beni günlerce ağlatan anca sakinleştiricilerle susturabilen bi durum...
Allah kimsenin başına vermesin....
birilerine muhtac olmak gerçekten zor siz dert anlatana kadar bazen çok geç kalınmış olabiliyo..sinirleriniz alt üst oluyo...anca sizin kadar canı yanabilen biri sizi anlıyo..
sizi anlamak isteyen insanlar çıkarsa ne mutlu..moral vermeye çalışıyolar sürekli mucizelerden bahsediyolar ben kadar canları yanmıyo elbet ama hep yanımda olduklarını hissettiriyolar ya bu duygunun daha ötesi yok...


ne yaşarsam yaşayayım kuyruğu hep dik tutan ona buna kolay kolay minnet etmeyen ben öyle bi korku yaşadımki sürekli yanımda birilerini istedim...durumumu hiç bilmeyen birinden bile güç almak istedim..ne kadar mantıklı ne kadar doğru bilmiyorum ama gerçekten telefonum çalsın istedim...
tanıdığım ve olanlardan haberdar olan hemen hemen herkes aradı yanıma geldii...
hani eski ev eski ev diyodum ya ben vazgeçilmez cafemiz..oranın muhteşem yemeklerini yapan nalan ablam,çalışanı soner abi, 8 yıldır görmediğim ve türkiyenin diğer ucunda yaşayan eski komşularımız,yıllardır görmediğim ilkokul arkadaşlarım,istanbulda çapa tıp fakültesinde çalışan hemşire ve doktorlar,zaten sürekli  yanımda olan sınıf arkadaşlarım, en yakın dostlarım hepsi hep yanımdaydı
tekrar tekrar teşekkür ediyorum ve iyki onları kazanmışım diyorum:)


15 gün sonra ilk kez bugun dışarı çıktım ben..
içim içimi kemirdi attığım her adımda pişman oldum güldüğüm her an için buna hakkım var mı  diye kendime kızdım ama düşününce en sevdiklerimle şahane bi gün yaşadım..




2 gün önce cancağzım SILA DAŞDEMİR in doğum günüydü ve ben tabiiki yanında olamadım..


telafi etme niyetindeydim ama başaramadım çünkü pasta üfletemedim şimdi en azından balon bari alsaydım diyorum yanımızdan geçtikçe sırıta sırıta baktık:)


sıla benim için pek kıymetlidir.içimdeki fesatlığı bilsede fallarında çıkan iyi niyetli kişileri bana yorar..
sandığın kadar iyi değilim belki derim dinlemez..o hep konuşur güler güldürür:)
farklı okul farklı dersane farklı semtler ve bu kadar güçlü bi dostluk...demekki gerçekten birbirimizin hayatında olmamız gerekiyomuş bunun başka bi açıklaması olamazz...
yeri gelmişken bi kere daha iyki varsın diyorum eşleniğime onu gerçekten çok seviyorum:) 

bide çoktandır beklediğim istediğim bişey gerçekleşti bugün.sılanın biricik kankeytası BUSE KARAKURUMla sonunda tanıştım :)
zaten ön yargıyla çok severek gittim yanına ve ön yargılarımda haklı olduğumu gördüm :)
böyle tam hanım hanımcık var yere yok yere konuşmayan aşırı derecede içten çok eğlenceli çok güzel bi kız buse:) kendiyle ilgili komik bişey anlatırken gülmekten gözünden yaş geliyo bu da en sevdiğim özlliklerinden biri oldu:)
bide sılanın dediğine göre buse eğer beni sevmeseymiş öyle pek konuşmazmış susup otururmuş..bugün gayet eğlendiğimize göre beni sevmiş hohooo:))


derya: buse yaa beni sevdinmi bak doğru söyle:D
buse: canım ben zaten seviyodumki seni tanımadan:D
derya: ayy canımm bendee:))




buseyi kuzeni aybegüm e verdiik sıla ve ben yolumuza sonugür kardeşlerle devam ettikk..



onlarlada bugün için foto çekilelim demiştik ama kısmet olmadı bi dahaki gelişlerine artıkk:)


sonugür kardeşler diyodum...GİZEM SONUGÜR zaten benim en manyak en saçma sapan hallerimi görmüş tek kişiliktir...tek onun yanında sarhoş olmuşumdur onun kapısına dayanıp gecenin bi vaktinde dondurma yemeye  götürmüşümdür o arkadaşlarıyla alsancakta otururken ben onu bayraklıya konsere getirmişimdir ve eeen garip yerlere beraber gitmişizdir:) o yüzden yol arkadaşım o benim koşulsuz şartsız hep yanımda bilirim:)
tabi ben böyle şahane bi insanın bugün resmen geleceğiyle oynadım kısmetine mani oldum ya kendimden utanıyorumm :))


SİNEM SONUGÜR..minik yavrucum diyorum ben ona o hiiç kırmaz üzmez üşenmez ne zaman çağırsam gelir:)) böyle tam hayalimdeki kız kardeşş! keşke gizem küçükken onu çöpçülere vermeye çalışırken ben alsaymışım ahahahaha:)) sinemi ayrı bi severim ayrı bi tatlıdır o :)


günler sonra kendime armağan ettiğim günde bestlerim kankeytalarım yanımdaydıı...


artık saçımı tararken oje sürerken bile kendime kızıp acaba başkası ne der ayıplarmı diye düşünen ben ayakta kalmam için arada mutlu olmam gerektiğini anladım ve kendimi kızların yanında buldum...her zamanki gibi yine sabırla dinlediler yanımda olduklarını hissettirdiler...


ne demişti şebo 


İyi dostlar biriktirdim 
Hepsi ailem oldu:)